Abur-Cuburun Bilimi

Herkes abur cuburun sağlığa zararlı olduğunu bilir. Kötü beslenmenin kalp problemlerine, yüksek tansiyona, kansere ve daha birçok sağlık problemine sebep olmakla kalmayıp depresyon gibi ruhsal bozukluklara da sebep olduğu defalarca kanıtlanmıştır. Öyleyse neden kötü beslenmeye devam ediyoruz? Çünkü firmalar, abur cubur ve fastfooda bağımlı olmamız için ürünlerini profesyoneller tarafından laboratuvarlarda geliştiriyor.

Abur-Cuburun Bilimi

Yemek bağımlılıkları yeni ortaya çıkan bir şey değildir. Bazen "çikolata sarhoşu" olma ya da hamburger krizi geçirme konusunda şaka yapıyoruz. Bununla birlikte, bilim şüphelenilen teoriyi doğruladı: Bazı gıdalar kısır bir bağımlılık döngüsü yaratabilir. Abur cubur üreticileri, sizi daha fazla yemek istemeye ayarlayarak para kazanmakta ve bunu başarmak için kitaptaki her gıda bilimi hilesini kullanıyorlar.

Yayınlanan çalışmalar, çok fazla karbonhidrat içeren yüksek derecede işlenmiş bir öğün yedikten sonra (beyaz ekmek veya cips gibi) bu abur cuburlardan daha fazlasını istemeye başladığımızı gösteriyor.

Yemek dilinize değdiği anda beynin ödüllenme sistemini aktif ederek endorfin mutluluk hormonlarını salgılar ve yiyeceğin duyusal özellikleri (tadı, kokusu, dokusu) tarafından heyecanlanır. Dikkatle düzenlenmiş bir şeker, tuz ve yağ kombinasyonu (ilkel bir sevgi duyduğumuz iç bileşen) beyinde ekstrem sporların veya adrenalinli aktivitelerin yarattığı kadar mutluluk ve heyecan yaratabilir.

Şeker bağımlılık yapıcıdır, ve kötü yağlarla birleştiğinde beyninizi daha da çok yemek istemeye tetikliyor.

“Yüksek derecede işlenmiş karbonhidratlar bizi daha çok yiyecek istemeye programlayabilir” diyor David Ludwig. “Ve özellikle hızlı etki eden karbonhidratlar, kan şekerini bir anda yükseltip kısa süre sonra hemen düşürme döngüsüyle canının yemek çekmesi ve daha sonra aşırı yeme döngülerini kuruyor olabilir.”

Ancak iş şeker, tuz ve yağ ile bitmiyor ve bundan daha da derine iniyor. Yediğiniz abur cuburlar laboratuvarlarda matematikçiler, gıda bilimcileri ve aroma bilimciler tarafından geliştiriliyor ve beyninizi optimal mutluluk seviyesine getirecek şeker oranı bulunuyor.

Aburcubur3

Neden Canımız Zararlı Yiyecekleri Çeker?

Steven Witherly, son 20 yılını bazı yiyecekleri diğerlerinden daha bağımlı eden (ve lezzetli) yapan şeyleri inceleyen bir gıda bilimcisi. Witherly'ye göre, lezzetli yemekler yediğinizde yaşadığınız deneyimi keyifli kılan iki faktör vardır.

İlk olarak, yemek yeme duyusu gelir. Gıda bilimcileri, insanların duyusal stimülasyonlu yiyecekleri tercih ettiklerini bilir - doku ve tat kontrastları, gıdaların ağzınızda ne kadar çabuk eridiği, hatta sıcaklık değişiklikleri ve görsel kontrastlar. Bu aldığınız tat (tuzlu, tatlı, ekşi vb.), yediğiniz şeyin kokusu ve ağzınızda nasıl hissettiğiyle alakalıdır. Bahsedilen bu “Orosensasyon” adlı özellik son derece önemlidir. Gıda şirketleri, bir patates cipsi yerken çıkabilecek en zevk verici seviyeyi keşfetmek için milyonlarca dolar harcıyor. Bilim insanları bir sodadaki en mükemmel seviye gazın ne olduğunu öğrenmek için testler yapıyor.

Tükürük yanıtı: Tükürük, yemek yeme deneyiminin bir parçasıdır ve bir yiyecek size ne kadar tükürük salgılatırsa, ağzınızda o kadar yüzecek ve damak tadınızı kaplayacaktır. Örneğin, tereyağı, çikolata, salata sosu, dondurma ve mayonez gibi emülsifiye gıdalar, tat tomurcuklarınızın iyilikle köpürmeye yardımcı olan tükürük tepkisini tetikler. Bu, birçok insanın üzerinde sos veya kaplama bulunan yiyecekleri tercih etmesinin sebebidir. Sonuç olarak, tükürüğü teşvik eden gıdalar beyninizde daha çok mutluluk salgılar ve bu yüzden kaplama veya sosu olmayan yiyeceklerden daha iyi olarak algılanır.

Yiyeceklerin ağzınızda hızla kaybolması ve kalori yoğunluğu.

Hızla yok olan veya “ağzınızda eriyen” yiyecekler, beyninize gerçekte yediğinizden daha az yemişsiniz hissi verir. Başka bir deyişle, bu yiyecekler yüksek kalori tüketiyor olsanız bile beyninize tam olarak dolu olmadığınızı söyler.

Sonuç olarak beyniniz tatmin olana kadar devam eder ve aşırı yersiniz.

"Bir şey ağzınızın içinde çabucak erirse, beyin; yediğiniz şeyin içinde kalori olmadığını düşünür... sonsuza dek yemeye devam edebilirsiniz. ”
diye açıklıyor Witherly.

İkinci faktör, gıdanın gerçek makrobesin yapısı, yani içerdiği proteinlerin, yağların ve karbonhidratların karışımıdır. Abur cubur söz konusu olduğunda, gıda üreticileri beyninizi heyecanlandıran ve daha fazlası için geri dönmenizi sağlayan mükemmel bir tuz, şeker ve yağ kombinasyonu arıyor.

Duyuya Özel Yanıt

Beyniniz çeşitliliği sever. Yemek söz konusu olduğunda, aynı tadı tekrar tekrar yerseniz, ondan daha az zevk almaya başlarsınız. Başka bir deyişle, söz konusu sensörün hassasiyeti zamanla azalacaktır. Bu sadece birkaç dakika içinde olabilir.

Bununla birlikte, abur cuburlar beyinde bu duyusal spesifik tepkinin yaşanmasını önlemek için tasarlanmıştır. İlgiyi kaybetmemeniz için yeterli tat sağlarlar (beyniniz onları yemekten bıkmaz), ancak duyusal tepkinizin donuk olduğu için beyninize tatmin olduğunuza dair uyarı gitmiyor. Bu yüzden bir paket cipsi yutup yine de bir tane daha yemeye hazır hissedebilirsiniz. Beyninize göre Doritos'u yeme çıtırlığı ve hissi her seferinde yeni ve ilginç bir deneyim.

Kalori Yoğunluğu

Abur cuburlar beyninizi beslendiğinize ikna edecek, ancak sizi doyurmayacak şekilde tasarlanmıştır. Ağzınızdaki ve midenizdeki reseptörler, beyninize belirli bir gıdadaki protein, yağ, karbonhidrat karışımını ve bu yiyeceğin vücudunuzu ne kadar doyurduğunu anlatır. Abur cubur, beyninizin “Evet, bu size biraz enerji verecektir” diyeceği kadar kalori sağlar, ancak “Bu kadar yeter, doydum” diye düşündürecek kadar değil. Sonuç olarak doymanız çok uzun süre sürüyor.

Kazein

Kazein, genellikle abur cuburlara eklenen büyük bir süt proteinidir. Sindirimden sonra, birçok gıda bilim insanının yiyeceği daha bağımlılık yaratabileceğine inandığı casomorfinler adı verilen morfin benzeri moleküller oluşturulur. Casomorfinler, yiyeceklerin yutulması ile sindirim arasındaki sürenin uzatılması yoluyla, bir yiyeceği daha unutulmaz hale getirmenin etkilerine sahiptir. Ayrıca yağ doygunluk sistemimizi de geçersiz kılar - bu da kazein içeren yağlı yiyecekleri doymadan uzun süre boyunca yiyebileceğiniz anlamına gelir.

Aburcubur2

Ne kadar abur cubur yerseniz, o kadar çok istersiniz.

Paul M. Johnson ve Paul J. Kenny tarafından yapılan bir çalışmada, deney farelerini şişmanlatmanın bir yolu arandı. İlk başta doğal yiyeceklerin miktarını yükselterek şişmanlatmayı denediler ancak fareler doyduklarını hissettiklerinde yemeyi bıraktılar ve daha fazla yemeyi reddettiler, bu yüzden şişmanlamadılar. Ondan sonra fareleri fastfood ve aburcuburla beslemeye başladılar ve fareler iki haftada bağımlı hale geldiler, en zayıf fareler bile şişmanladı.

Deneyin sonunda tekrar normal yemekle beslemeye geçtiklerinde fareler abur cubur bağımlıları haline geldikleri için normal yemek yemeyi reddettiler ve zararlı yiyeceklerden istediler. Tekrar normal yemek yemeye başlamaları 14 gün aldı. Bazı fareler normal yemek yerine günlerce kendilerini aç bırakmayı seçti.

Oreolar, beyinde kokain ile aynı bölgeyi aktif ediyor.

Ancak aynı zamanda,

Ne kadar az abur cubur yerseniz, o kadar az istersiniz.

Kaynakça
  1. https://www.nutriadvanced.co.uk/news/the-science-of-junk-food-addiction-how-the-companies-keep-us-lovin-it/
  2. https://jamesclear.com/junk-food-science
  3. https://www.huffpost.com/entry/the-science-of-junk-food_b_2495622